© Aksaray Portal 2021

Barış Pınarı harekatında görevli Uzman Çavuş, 19 ay sonra şehit sayıldı

Suriye’de 2019'un Kasım ayında Barış Pınarı Harekatı sırasında EYP’li saldırıda komutanı şehit olan ancak kendisi görünür bir yara almayan Uzman Çavuş Oğuzhan Göçenoğlu, bir süre sonra rahatsızlanıp hayatını kaybetti.

Sözleşmesi fesih edildiği için askeri tören yapılmayan Göçenoğlu'nun patlama sırasında beyin damarlarının çatladığı ortaya çıktı. Ailesinin başlattığı hukuk mücadelesi sonucu 19 ay sonra şehit sayıldı..

Suriye'de gerçekleşen Barış Pınarı harekatında görevli Uzman Çavuş Oğuzhan Göçenoğlu, 3 Kasım 2019 tarihinde meydana gelen ve komutanının şehit düştüğü EYP'li terör saldırısından görünür bir yara almadan kurtuldu. Saldırıdan bir süre sonra rahatsızlanan Göçenoğlu'na Chiari malformasyonu (Normal beyincik dokusunun boyun omurga kanalına sarkması) teşhisi konuldu.

29 Aralık 2019 tarihinde ‘Askerliğe elverişli değildir' diye ilişiği kesilen, tedavisi Denizli ve İzmir’de devam eden Göçenoğlu, 17 Ocak tarihinde tekrar fenalaşmasının ardından kaldırıldığı hastanede 25 Ocak 2020 günü hayatını kaybetti.

Askeri Tören Düzenlemediler

Vefat ettiğinde muhafız asker olmayan Oğuzhan Göçenoğlu'nun cenazesi, askeri tören olmadan Servergazi Mezarlığı'na defnedildi. Göçenoğlu'na şehitlik unvanı verilmesi için baba Abdullah Göçenoğlu, anne Hatice Göçenoğlu ile kardeşleri Yakub Göçenoğlu ve Mustafa Samet Göçenoğlu, Ankara İdare Mahkemesinde dava açtı.

19 aydır devam eden davada, Göçenoğlu'nun ölümünde meydana gelen EYP patlamasının etkili olup olmadığına dair farklı hastanelerden alınan adli tıp raporları incelendi. Bilirkişiliğini Hacettepe Üniversitesi'nden bir heyetin yaptığı davada, mahkeme 9 Eylül 2021 tarihinde Uzman Çavuş Oğuzhan Göçenoğlu'nun şehit olduğunda hükmetti.

Oğlunun kabrini özel bir şekilde dizayn eden ve Türk bayrağı motifiyle süsleten baba Abdullah Göçenoğlu, şunları söyledi:

– Devletime, vatanıma, bayrağıma, milletime ve bu işte direkt ya da endirekt etkili ve ya etkin olanlara kızgın, kırgın değilim. Oğlum 3 Kasım 2019 günü bir EYP patlamasına maruz kalıyor. Fiziki bir yaralanma yok ama o andan itibaren başlayan ve sürekli artan baş ağrısı ve kulak çınlaması oluşuyor. Bu doktor raporlarıyla kayıt altına alınmış. O sürede Suriye'den Akçakale'ye getiriyorlar. “O kadar olur, geçer” diyerek ağrı kesici ilaçlarla tedavi ediyorlar. Bombadan değil, üşütmeden kaynaklanmış gibi diyorlar.

Komutan Bakarım Dedi Ama…

– Akçakale'ye gittim. Denizli’ye getirip bakmak için. Komutanı bana “Senin oğlun ise benim de askerim. Ben askerime bakarım” dedi. Oğlumu orada bırakarak geri geldim. Döndükten sonra her aramamda herhangi bir işlem yapılmadığını öğrenip, bir hafta sonra tekrar Akçakale'ye gittim. 10 günün üzerinde rapor olursa evine gidebileceğini bildiğim için başhekimden uygun bir rapor rica ettim. Bende oğlumu alıp getirdim. Bunun üzerine “Askerliğe elverişli değildir” denilerek sözleşmesi fesh edildi.

Migren Teşhisi Koydular

– Denizli’de bir özel hastaneye götürdüm. Doktor migren teşhisi koydu. Migren tedavisi cevap vermeyince, ağrılar geçmeyince başka bir özel hastaneye gittim. Onlar Chiari malformasyonu teşhisi koydu. Yoğun bakıma aldılar. Doktor, acil ameliyat edeceğini bu yüzden İstanbul'dan kateter getireceğini söyledi. İzmir'deki başka bir doktorla görüştüm. O da “Beyin ameliyatının büyüğü küçüğü olmaz. Hemen bize getir” dedi. Oğlum İzmir'de ameliyat oldu.

Geç Kalındığı İçin Beyninde Ödem Oluşmuş

– Suriye’deki patlamadan hiç haberi olmayan doktor, ameliyat çıkışı “Bu çocuk 2-2.5 ay önce hiç yüksek ses travmasına maruz kaldı mı?” dedi. Biz de önünde bomba patladığını söyledik. O da bize bugüne kadar migren, menejit, Chiari teşhislerinin hepsinin yanlış olduğunu söyleyerek “Ben açınca gördüm. Onların iltihap sandıkları beyin soğancığının etrafında toplanan beyin suyu. O patlamayla beyin damarları çatlamış. Daha sonra motor basıncıyla çatlayan damarlar açılmış ve akıntı başlamış. Bu akıntı da geç kalındığı için beyinde ödemler oluşturmuş. Çözemezsek çocuğu kaybedeceğiz” dedi. 8 gün yoğun bakımda yaşam destek ünitesine bağlı yaşatıldı. Ancak 25 Ocak günü 02.34'te vefat ettiğini haber verdiler.

Sanki Bahçede Top Oynarken Yaralandı

– Birlikteki komutanıyla telefonla irtibata geçtim. Birlik komutanı, “Biz askeriyeden sözleşmesini fesih ettik. Şehit diyemiyoruz, bu nedenle tören yapmayacağız” dedi. Ben kendim cenazesini defin ettim. O gün kendi kendime verdiğim söz, benim namus borcumdu oğlumun şehit beratını almak. Sanki benim çocuğum babasının bahçesinde top oynarken yaralanmış gibi işlem yapıp, bizim acımıza çile katıp bu günlere getirdiler.

“İlliyet Bağı Vardır”

– Türk adaleti, hukuku görevini yapmıştır. Oğluma şehit demiştir. Bu saatten sonra oğlumun onurunu, gururunu acısıyla birlikte taşıyacağız. Bize ilk mahkemeye başvurduktan sonra dosya mahkemece tarafından GATA'ya sevk edildi. GATA, 1,5 sayfalık bir rapor düzenleyerek patlamayla bağı olmadığını mahkemeye gönderdiler. Ben yine özel gayretimle Süleyman Demirel Hastanesi’nden heyet raporu aldım. Bu raporda GATA'nın raporunu çürüterek, illiyet bağı olduğu raporu mahkemeye sunduk. Mahkemede iki rapor olunca hakem hastane olarak Hacettepe Üniversitesi’ne raporlar gönderildi. Hacettepe Üniversitesi “İlliyet bağı vardır” diyerek oğlumun şehitliğini tescillemiş oldu. Haber Bülteni

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER