İç Anadolu’nun En Eski Yerleşim Yeri
AKSARAY7 Bin Yıllık Geçmişiyle Tarihe Işık Tutuyor
Anadolu’daki kale kent modelinin öncüsü olan Aksaray’ın Gökçe (Mamasın) köyündeki Güvercinkayası, Çatalsu Köyü yakınlarında, Melendiz su kıyısında 7 bin yıllık geçmişiyle Anadolu tarihine ışık tutuyor.
Aksaray İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, günümüzde Mamasın Baraj Gölü içinde yüksek bir kaya kütlesinin üzerine konuşlanmış Güvercinkayası’nın geçmişi, MÖ 5200-4750 yıllarına tarihine dayanıyor. Güvercinkayası’nda 1996 yılında başlatılan arkeolojik kazı çalışmalarının, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Prehistorya Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sevil Gülçur başkanlığında uluslararası bir ekiple sürdürüldüğü belirtilerek “Titizlikle yürütülen kazı çalışmalarında tarihe ışık tutan izlere rastlandı” denildi.
İç Anadolu’nun ilk ve en eski yerleşim yeri
Orta Kalkolitik Dönem’den bugünlere ulaştığı tespit edilen Güvercinkayası’nın, İç Anadolu’da “kale kent” olarak tanımlanabilecek yerleşme türünün bilinen ilk ve en eski öncü örneği olduğu ifade edildi. Düzenli bir köy olarak tanımlanabilecek bu yerleşmenin buluntularının, çok daha sonraları kurulacak Anadolu modeli kentlerin nasıl evrimleştiği konusunda arkeologlara çok önemli bilgiler sağladığı ifade edilirken, kazılar sırasında ele geçen damga, mühürler ve bazı çanak çömleklerin yerleşmenin uzak bölgelerle, özellikle de Doğu Anadolu - Kuzey Mezopotamya ile ilişkili olduğuna işaret ettiği bildirildi.
Günümüz sıra evlerini anımsatıyor
Köy hakkında bilgi veren yetkililer “Köy, kayalığın zirve düzlüğünü kuzeyden kapatan, sur duvarlarıyla iç kale ve aşağı yerleşme olarak ikiye ayrılıyor.Ağır bir yangınla sonlanan iç kale konutları, aşağı yerleşme konutlarına göre daha büyük ve buluntular açısından da daha zengin. Önceden planlanarak yaşama geçirilen mimarisi, günümüz sıra evlerini anımsatıyor. Yerleşme düzeni, kayalığın doğal yapısıyla uyumlu, sokaklarla birbirinden ayrılan, konut adaları içinde düzenlenmiş, dar uzun, 20-30 metrekarelik tek odalı evleri yansıtıyor. Duvarlarını ortaklaşa kullanan bu evlerin arka bölümünde, bir ailenin ihtiyacı olan zahirenin saklandığı kiler bölmesi yer alıyor. Çifte kulesi ile kayalığın zirve düzlüğünü teras ve yamaç konutlarından ayıran sur duvarı, sınıfsal ayrışmanın başladığının somut örneği. Zirve düzlüğünü güneyden ve batıdan çeviren sarp kayalık da doğal bir koruma hattı niteliğinde” dedi.
“Tarım ve hayvancılıkla geçindiler”
Güvercinkayalıların ekonomilerinin, tarım ve hayvancılığa dayandığını belirten yetkililer, “Başlıca tarım ürünleri buğday ve arpa, evcil hayvanlarıysa koyun, keçi ve sığırdı. Çanak çömlek üstüne kabartma olarak işlenmiş stilize hayvan başları, karşıdan bakıldığında bir boğanın başını anımsatan çift gözlü öğütme sekileri hayvanların köy yaşamındaki hem ekonomik hem de kült yaşamı açısından önemini vurguluyor” diye konuştu.
Yırtıcı hayvan kemikleri bulundu
Kazılardan elde edilen hayvan kemikleri ile bölgede alageyik, ulu geyik, karaca, yaban sığırı, yaban koyunu, yaban keçisi, atgiller ve hatta arslan gibi yırtıcıların da yaşadığının belgelendiğini belirten yetkililer “Geçmişe ait pek çok konuda aydınlatan Güvercinkayası, günümüzde de Mamasın Barajı Gölü ve çevresinde barındırdığı canlı yaşamı ile bütünleşiyor” ifadelerini kullandı.
Özel Haber: Ziya Koçak
İlginizi Çekebilir