
<p> Lise yıllarında Endonezya’da düzenlenen Uluslararası Genç Bilim İnsanları Konferansı’nda “En iyi poster ödülü” aldıktan sonra Amerika’da düzenlenen Bilim Olimpiyatları’nda dünya birincisi olan Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okuyan Oğuzhan Akyıldız üniversite yıllarını öğrenciliğinin dışında birçok etkinlik düzenleyerek geçiyor. Üniversiteden mezun olduktan sonra, iş hayatına atılmayı düşünen gençlerin aksine Oğuzhan Akyıldız, hayata sorgulayarak bakıyor ve derslerinin dışında vizyon kazandıran birçok projeye de imza atıyor.</p>
Uluslararası alanda bilimsel etkinlikler düzenleyen Akyıldız, bunları yaparken insanlara ne kadar faydalı olabildiğine ve onlardan ne kadar çok şey öğrenebileceğine çok dikkat ediyor. Yaptığı işlerde amacının birçok farklı alandan insanları bir araya getirerek iş birliği ile daha çok sorgulamak ve daha çok üretmek olduğunu söyleyen Akyıldız, “Sosyal hayatımdaki hayallerim ile seçtiğim bölümü yani bilimi bir araya getirmek en büyük hedeflerimden biri. Bu hedeflerimi birleştirdiğimde beni başarıya götürdüğüne inandığım ilkem olan asıl hedefim ortaya çıkıyor; en iyisini yapmak” diyor.
Birlik beraberlik ve iş birliği içerisinde ekip ruhuyla hareket ettiğini kaydeden Oğuzhan Akyıldız, akademisyenler ve bilim severlerin katılımıyla 2 yıldır 700’ün üzerinde katılımcı ile Türkiye’nin en çok katılımlı yaşam bilimleri öğrenci kongresini düzenlediklerini belirtti. Akademik hedeflerinin yanı sıra projeler de yapan Oğuzhan Akyıldız ile çalışmalarını konuştuk.
Bilim Olimpiyatları Nedir? Kimler, Nasıl Katılabiliyor? Birinci Olmak İçin Nasıl Çalıştınız?
Bilim olimpiyatları tüm lise öğrencilerinin projeleri ile başvuru yapıp seçildiği takdirde düzenlenen ülkeye danışman hocaları ile gidip projelerini sergiledikleri bir ortamdır. Bilim olimpiyatlarına ve bilimsel proje yarışmalarına lise de katıldım. Lise döneminde 2 yıl bilimsel proje ile uğraştım. Okulumuzdaki proje departmanına katıldıktan sonra meraklı olduğumuz alanla alakalı çalışmalara başlıyorduk. Bazı çalışma ve bilgi birikiminden sonra bazı üniversitelere giderek üniversite hocalarından ders alıyorduk ve beraber proje yazıyorduk.
Yazdığımız bu projeleri laboratuvarda deneyler ile uygulamaya geçiriyorduk. Daha sonra proje yarışmasının olduğu ülkelerdeki yarışmalara başvuru yapıyorduk ve tüm dünya genelinde seçilen lise öğrencileriyle bilim olimpiyatlarına katılıyorduk. Olimpiyatı düzenleyen ve ekipte yer alan akademisyenler tarafından projelerimiz değerlendirmeye alınıyordu ve sunum yapıyorduk. Benim yaptığım ve üzerinde çalıştığım projemin başlığı “RekombinantDivercin V41 Türevlerinin Geliştirilmesi ne Denenmesi” idi. Kısaca özetleyecek olursak et-et ürünlerinin ve süt-süt ürünlerinin raf ömrünü uzatma üzerine olan bir çalışma ve araştırma yaptım. Bir lise öğrencisi olarak herkes gibi benimde ders ve sınava çalışmaktan başka nasıl çalışılacağı hakkında çok fikrim yoktu.
Laboratuvara girdiğim ilk zamanlar bana öğretilen ve yapmam gereken deneyleri yapıyor ve bu deneyler hakkında bazı çalışmalar okuyordum fakat sorgulamıyordum. Deneyler olumlu sonuçlanmadığında sorgulamayı daha iyi anladım. Günümün yarısından çoğunu çalışarak geçiriyordum. Bu bazen çok zor olabiliyordu ama yeni bilgiler öğrendikçe bu zorlukların üstesinden gelmeyi başardım. Ders çalışmayı zorunlu olarak değil de günlük bir iş haline getirdiğimde ve daha çok çalıştığımda zamanı daha iyi yönetebildiğimi gördüm. Bu çalışmamla Türkiye’de ve yurtdışında birçok ödül aldım. İlk yurtdışındaki ödülümü Endonezya’da düzenlenen Uluslararası Genç Bilim İnsanları Konferansı’nda (ICYS) “En iyi poster ödülü” olarak aldım. Daha sonra Amerika’da düzenlenen Bilim Olimpiyatları’nda (GeniusOlympiad) dünya birincisi oldum.
Öncelikli hedefim birinci olmak değildi. Sorgulamayı öğrendikten sonra her zaman çalışmaya bildiğimi sorgulayarak başladım ve kendime daha fazla ne katabileceğimi düşündüm. Bilmediklerime geldiğimde ise öğrenirken neyi neden yaptığımı öğrenmeye çalıştım. İnsan bildiklerini sorguladığında ve neyi neden yaptığını bildiğinde aslında bilginin sonsuz bir güce sahip olduğunu ve hayatının her anında öğrenmeye devam edeceğini çok daha iyi anlıyor.
Uluslararası Katılımlı Yaşam Bilimleri Kongresini Neden Düzenliyorsunuz? Kimler Katılıyor? Kongreyi Kimlerle Düzenliyorsunuz?
Dünya sürekli değişiyor. Bu değişimle birlikte insanlığın ihtiyaçları ve sorunları da değişiyor. Bizler de bu değişimin bir parçası olarak değişen ihtiyaç ve sorunlara bilim ve bilgi olarak cevap veriyoruz. Fakat bu noktada çok önemli olan bir noktayı unutuyoruz; birlik-beraberlik ve iş birliği.
2016 yılında Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrenci Kulübü Başkanı olduktan sonra ben de bu eksikliği fark ettim. Arkadaşlarımın ve hocalarımızın da desteği ile Yaşam Bilimleri Kongresi’ni düzenlemeye karar verdik ve yola çıktık. Alanında uzman ve farklı alanlardan bilim insanları ile bilim severleri ve bu yola gönül vermiş herkesi bir araya getiriyoruz. Aynı ortamda farklı fikirler ve bakış açıları yaratmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken bilimsel ve etik kurallar ışığında, her türlü bilimsel araştırmalara yön veren hocalarımızla, ulusal ve uluslararası ortak araştırma faaliyetlerinden ve proje çalışmalarından haberdar olarak ilerliyoruz. Yapılacak bilimsel çalışmalarda ülkemiz ve insanlığın ihtiyaçlarını göz önüne alarak dünya bilimine katkı sağlama ilkemizi asla unutmuyoruz.
Kongremizi, bu ilkeyi benimsemiş farklı bölümlerden üniversite öğrencileri ile 2 senedir düzenliyoruz. Çoğunlukla lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri bunun yanında akademisyenler ve bilim severlerin katılımıyla 2 yıldır 700’ün üzerinde katılımcı ile Türkiye’nin en çok katılımlı yaşam bilimleri öğrenci kongresini düzenliyoruz.
Neden Moleküler Biyoloji Ve Genetik Okumayı Tercih Ettiniz?
Küçükken en büyük hayalim pilot olmaktı. Ancak sonradan fark ettim ki her meslek ve bölüm en iyi şekilde yapıldığında özeldir. Ben de kendimi ve yaşamı sorgulayarak en iyi yapabileceğim meslek olan, aslında daha mutlu olabileceğim ve daha fazla sorgulayabileceğim bölüm olan, Moleküler Biyoloji ve Genetik okumayı tercih ettim. Aslında lisede yapmış olduğum bilimsel projelerin ve bu projelerde laboratuvar ortamında bulunmam ve bunun mutluluğunu daha önceden yaşamış olmamda çok etkili.Fatıma Esra Öz’ün Özel Haberi

























Yorum Yazın