1925’li yıllarda ülke nüfusu 13 milyon civarındaydı.Bu nüfusun 5 milyon kadın , 3 milyon çocuk 5 milyonunu da savaşta elini , bacağını kaybetmiş erkeklerden oluşuyordu.
Bu nedenledir ki devlet ricalini oluşturacak kadrolar bulunamıyordu.
Bu yüzden ilk Mübadele Selanik’ten yapılmış olup , dil bilen devlet adamı olma vasfı taşıyan, Avrupa- da eğitim görmüş elitler ithal edilerek devlet kadroları tamamlama yoluna gidilmiştir.
Ancak kumaşı Anadolu tezgahlarında dokunmayan elitler kültürümüzü , örfümüze ,
Gelenek ve göreneklerime yabancı oldukları için yıllar yılı kendi öz insanıyla mücadele etmişler bu toprakların dokusu değil dolgusu olmayı yeğlemişlerdi.
Emperyalist güçlerin özellikle İngilizlerin yeni kurulan Türk devletinden tek istekleri vardı. Batıya yani Avrupa’ya kayıtsız şartsız teslim olmak, ve de onların her istediğine
boyun eğmekti.
Bir tarihi gerçek ve de avı bir hakikat var ki o da Atatürk dışındaki devlet adamlarının tamamına yakını Masondu ve Atatürk kökü dışarıda olan monşerler tarafından ölüme
Terkedilmiş, onun ölümüne giden süreçte hiçbir tedbir alınmamış , ölümüne adeta seyirci kalınmıştır.
Atatürk’ten sonra gelen kadrolar ortanın solu jargonunu ortaya atarak Moskova da hüküm süren Sovyet sosyalist rejime göz kırpılıyordu. Bu durum ta ki rahmetli Adnan Menderes dönemine dek sürdü. Amerikanın ayak oyunlarıyla iktidardan indirilen Menderes daha sonra idam edilerek , siyasi hayatına son verilmişti.
Amerika’ya sırt dönmenin bedeli darağacı olduğunu siyasetçiler yıllar sonra anladılar fakat Özal’ın öldürülmesine engel olamadılar , Bu millet demokrasi şehitlerine ağlarken ve de onları ebediyete uğurlarken 2002 yılında bir milat yaşandı Lozan antlaşmasını elinin tersiyle iten davosta one minut diyen, Dünyayı baştan büyük gören ve bunu Birleşmiş milletlerde deklare eden, tek başıma kalsam da diyerek IMF’yi ülkesinden kovan, yeter artık söz milletin diyen bir Osmanlı evladı dikilmişti batının karşısına.
Başta ABD olmak üzere , Avrupa bu duruma şiddetli tepki koyarak Tayyip Erdoğan’ı gözden çıkararak istenmeyen adam ilan etmişlerdi. Sözde dost fakat özde düşman
Olan ABD ve Batılı emperyalistler kuvözde besleyip , büyüttükleri hoca kılıklı bir haini
Türkiye’nin başına musallat ederek darbe yapmaya kalkıştılar.
Pensilvanya askerlerinin kalkışması milletin iman dolu göğsünde parçalanmış ve yok edilmiş Batılı emperyalistler hayır demenin bedelini bu millet yüzlerce şehit, binlerce yaralı vererek acı bir şekilde ödemiş oldu.
Bu necip millet topun ağzında Tank paletlerinin altında cenneti ovarcasına “Allah-u Ekber” diyerek can verdi ama Pensilvanya askerlerine bu ülkeyi teslim etmediler.
Katil Amerika , Barbar Avrupa’nın tank, topu , güllesi varsa bu güzide milletin hira dağı gibi imanı olduğuna tüm dünya bir daha tanık oldu.
