Mustafa Ünalan

Mustafa Ünalan

Mail: mustafaunalan@hotmail.com

Berat

“Kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması” anlamına gelen Arapça berâe-berâet kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Şaban ayının on beşinci gecesinde Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı ümit edilerek bu geceye Berat gecesi denilmiştir.

Berat gecesinin fazileti ile ilgili olarak Hz. Peygamber’den nakledildiği bildirilen birkaç rivayet bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesinde Allah’ın bu gecede dünya semasına tecelli edeceği, Kelb kabilesinin koyunlarının kılları adedince (çokluk belirtmek için kullanılmış bir ifade) insanı bağışlayacağı ve kendisine edilen tüm  duaları kabul edeceği anlatılmaktadır.[7] Fakat bu rivayete kitabında yer veren İmam Tirmizî (ö. 279/892) ve onun hocası İmam Buhari (ö. 256/870) başta olmak üzere birçok âlim, bu hadislerin rivayet zincirlerinde problem bulunduğunu, dolayısıyla hadislerin zayıf olduğunu ve bunlarla amel edilemeyeceğini belirtmişlerdir.

 Gerçekten de Hz. Peygamber’in ve sahabe-i kiramın mescitlerde bu geceyi ihya etmek için toplandıkları, özel dualar ettikleri, bugün özellikle ülkemizde olduğu gibi bu geceye has namaz kıldıkları şeklinde tek bir rivayet dahi gelmemiştir. Bazıları Duhân süresinde geçen: “O gecede her hikmetli buyruk ayrılır ve katımızdan bir emirle ilgilisine yollanır.” (Duhân, 44/4-5) ayetlerine bakarak o gecenin Şaban ayının on beşinci gecesi olan Berat gecesi olduğunu söylemişlerdir.

Buna dayanarak da Allah’ın o gecede kulların rızıklarını taksim, ecellerini tayin ve bir sonraki Şaban ayının on beşine kadar olacak tüm olayları takdir ettiğini, dolayısıyla bu gece yapılacak olan dua ve ibadetlerin mutlaka kabul edileceğini iddia etmişlerdir. Böylece Hz. Peygamber ve ashabının yapmadığı, bu geceye has bir takım ibadetler ortaya çıkmıştır. Hâlbuki Allah Teâlâ o sürede şöyle buyurmaktadır:

“Hâ Mîm. Andolsun o apaçık kitaba ki biz onu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz uyarıcıyız. O gecede her hikmetli buyruk ayrılır ve katımızdan bir emirle ilgilisine yollanır.” (Duhân, 44/1–5).   Türkiye’de bir derin din var, bir de görünen din var. Nasıl ki derin devlet var bir de görünen devlet var dinde aynen öyle, derin din 2000 yıldır değişmeyen Şamanizm’dir. İnsanlar değiştiklerini zannederler ama değişmez. Türkiye’de en güçlü ritüeller, Şaman ritüelleridir.  Şamanlığın temelini de oluşturan beş şey var ve bunun üzerine bir İslami kılıf geçirilmiştir.

Birincisi Gök Tanrı inancıdır, ikincisi Gökte Tanrı yerde Şaman inancıdır yani ‘hoca, şeyh, pir, veli, evliya, baba, dede’ bunların hepsi, eski Şamanların yerine geçmiştir. Şamanizm’de din adamı olmazsa olmazdır, tek başına Tanrı’ya ibadet edemezsin muhakkak bir aracıya ihtiyacın vardır. Üçüncüsü atalar kültüdür, atalara bağlılık esastır, doğru onlardadır, atalar şu anda türbelerde yatmaktadır ve türbelere hücumun sebebi bu atalar kültüdür.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar