Laz’ın biri cürüm işler , soluğu idam sehpasında alır.
Sorarlar kendisine “senin bir dileğin varmı?” büyük bir şaşkınlıkla sağa sola bakan
lazoğlu “ yoğurtlu bir İskender ister canım” der. Hemen yerine getirilir, apar topar yoğurtlu İskender temin edilir. Ve bir son soru “ başka var mı isteğin?” birde kırmızı
Kuşak export bir marlboro” isteği yine hemen yerine getirilir. Lazoğlu yediği yoğurtlu iskenderi geğirtiler arasında ilmeği boynuna geçirir, iskemleyi tekmelerken; “Ha uşağım bu idam bana ders olsun” der.
17-25 aralıkta fetönün darbesinin ayak sesleri duyulmaya başlamış, muhalefet ısrarla
Yolsuzluk operasyonu siye ayak diremiş, darbe olacağına bir türlü inanmamışlardı.Gezi kal-kışması ve 17-25 aralıkta başarısız olan tüm darbe girişimlerinden sonuç alamayan fetö örgütü , bu işi orduya sızmış elemanlarına havale ederek, 15 temmuzda yüzlerce insanı katlederek amacına ulaşmaya çalıştı. Bu darbe girişiminin bu ülkenin sağcısına, solcusuna
Alevi ve sunisine Türküne kürdüne ders olmasını temenni ediyoruz. Kültürel ciddiyet farklılıkları olsa da bizler birbirimize katlanmak dayanmak zorunda olduğumuzu asla unut-
mamalıyız. Şayet fetö darbeyi gerçekleştirmiş olsaydı, bize düşen kırk satır veya kırk katıra razı olmaktan başka çaremiz yoktu.
Bu satırları kaleme alan bu fakir mahkemede fetöcülerle boğuşurken hiçbir Allahın
Kulu hal hatır sormayıp, demokrasi mitinglerinde kahraman çıkartma peşine düşen demokrasi
Havailerine sitemlerimi sunmakta hakkım olduğuna inanıyorum.
Fetö terör örgütünü tanımak Ve onunla savaşmak için mutlaka 15 temmuzları yaşamak zorunda mıyız? Ayrıca fetö örgütüyle mücadele yalnızca sayın Cumhur reisimiz değil topyekun hepimizin görevi olmalı. 15 temmuz serüvenimizin iktidar sarhoşluğuna ve rehavetine kapılan, birde burnundan kıl aldırmayan mevcut yöneticilere, Tayyip Erdoğan düşmanlığı ile gözleri kör olan rakip siyasetçilere ilahi bir tokat olduğunu asla unutmamalıyız. Ana muhalefet partisinin grup toplantısında “ Tayyibin piçleri yıldıramaz bizleri” diyerek tempo tutanlar , şayet fetönün piçleri başarılı olsalardı ölümlerden ölüm beğenmeleri gerektiğini de hatırlatmak isterim.
Yavru muhalefetinde “Al hilali ve bilali” sloganlarının ne kadar anlamsız ve içi boş bir kuramı olduğunuda anladıkalrını büyük bir memnuniyetle görüyor ve Allaha şükrediyorum.
Lazoğlunun dediği gibi “bu darbe bize ders olmalı ve rabbim bir daha bizlere böyle acılı günler yaşatmamasını temenni ediyoruz.”
