Dilek Eyüboğlu

Dilek Eyüboğlu

Mail: dilek.ekspres@gmail.com

Gel Ne Olursan Ol Gel

 Hazreti Mevlana'nın yüzyıllar önce yaptığı,Konya'dan bütün dünyaya yayılan kutlu davete bu yıl icabet etmek nasip oldu. Tabii ki  Konya'ya ilk defa gitmiyorum ama bu sefer sadece Hazreti Mevlana'yı ziyaret  için çıkmıştık yola.  Birbirinden haberi olmayan, dinleri, dilleri, ırkları,  farklı binlerce  insan sevgi ve hoşgörüyle tanışmak Hazreti Mevlana’nın  Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri için oradaydık. Beni de çağıran Mevlana'yı ve Mevlevi kültürünü   daha iyi anlamak gayretinde sıradan bir insan olarak  vuslat gecesinde Mevlana Kültür Merkezi'ndeki anma etkinliklerinde  yerimi  aldım. Temelinde insan olan Mevlâna’nın fikirlerinin ışığında evinde  kendi şahsımda yaşadıklarımı    açık yüreklilikle paylaşmam gerekirse .Hoşgörü diyarı  diye heyecanla adımladığımız gecede daha dakika 1, gol 1.. Kültür Merkezinin kapısında sabrı tükenmiş görevliler. Siz derdinizi anlatmaya  yerinizi almaya çalışırken bir curcuna neyse ki nerede hizmet verdiklerini unutmayan görevliler imdadınıza yetişiyor.   Girişte yaşadığımız olumsuzlukları nerede olduğumuzun farkında olma telkiniyle hoşgörü içinde yerimizi aldık. Çünkü gerçekten oradaki atmosferi ambiyansı yaşamak yakalamak  istiyordum. Algılarımı her şeye kapatarak sahneye konsantre  konuşmacıları dikkatle dinlemeye başladım. Hoşgörü ve diyalogun eksik olduğu gecenin başlangıcında dikkatimi programın akışında tutmam çok uzun sürmedi. Sahne düzeni, ses sistemi, ışıklar falan filan..Salonun her köşesini incelemeye aldım. Kalp gözüyle bakış açısından çıkmıştım tamamen.  Gerçekten muazzam bir Kültür Merkezi yapılmış.Ruhuyla, bedeniyle, egolarıyla sonra insanlar her dinden her dilden insan topluluğu çok renkli.Herkes sabırsızlıkla konuşmaların bitirilip sema törenine geçilmesini bekliyor. Ortalıkta gezinenler, Telefon ile konuşanlar, öz çekim yapanlar, fotoğraf video çekenler vs.. Herkes kendi aleminde çünkü henüz sahnede bir şov yok. Çok özür dileyerek şov diyeceğim çünkü manevi bir atmosfer diye  bir hava yok ortamda.Derken  konuşmalar bitti beklenen an sema töreni için sunum yapıldı tabii sunumda sema töreni yapılırken uyarılar ve dikkate alınması gereken hususların altı çizildi. Semazenlerin sahneye çıkmaya başlamasıyla birlikte ortalık sessiz bir atmosfere bürünürken yüzlerce flaş patlamaya başladı bir anda.. Daha az önce ikaz edildiği halde.Bende kendi içimde kopmuştum artık . Törende  Soldan, sağa kalbinin etrafında elleri havada dönen kaç semazen  var diye saymaya başladım ve sağlama yapana kadarda epey bir süre   saydım durdum. Sağlamayı yapınca dikkatim daha başka yönlere kaydı ve insanları izlemeye başladım.Ellerinde cep telefonları konum atanlar, anında paylaşım yapanlar, kamera kaydı alanlar, fotoğraf çekenler vs.  Yani  sahnede canlı olan töreni ellerinde ki telefon ekranlarından izleyen o kadar çok insan vardı ki fotoğraf çekeceğim kayıt yapacağım diye eminim hiç bir şey anlamadılar. Yapılan uyarılara kulak asan yok.. Çalan telefon zilleri, konuşanlar, alkışlayanlar.. Mevlâna'nın dediği gibi ; "insanı anlatmaya kalksam zaman biter, ama söz bitmez.   Hayret makamında dünyevi gayretler içerisindeydik bir çoğumuz.O kadar insan arasında tabii ki  ellerini açarak dua eden  ve o maneviyatı sonuna kadar yaşayanlar vardı. Dünyevi her şeyden dikkatlerini çekebilmişlerdi helal olsun.."Kim olursan ol gel" diyen gönül adamının evine  manevi yolculukta  her nasılsak oradaydık tüm yalın halimizle.  Hani kendi adıma benim anlatacaklarım özetle bunlar ama ne olursa olsun  insan fark etmeden  bir yerden sonra o huzura kapılıyor. Yani nasıl bir gözle bakarsanız bakın o  yayılan ışık ve pınar sizi sarıyor.   Ne olursanız olun  sonunda  huzur içinde sükun içinde çıkıyorsunuz içeriden . Bunu fark etmek bile ziyaretimin amacına hizmet etti.  Sevgiyle Kalın… .
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar