İlk tanıştığımızda muhafazakar söylemleriyle okuduğu Kuran tilavetiyle ve de yanaklarındaki pırıl pırıl sakalıyla bana normal bir insan ve de entelektüel bir akademisyen gibi gelişmişti. Ancak süre uzayıp, sohbet koylaştıkça Sayın Rektörün çizdiğim şablonun çok dışında olduğunu gördüm.
Örneğin; şehit ve şehitlik kavramı klasik bir anlayış dışında tamamen farklı bir boyutundan meseleye bakıyordu. Bizler toplum olarak alıştığımız bir konumumuz var.
Bir şehit cenazesine geldiğinde ambulans ve polis araçlarının ortalığı ayağa kaldıran bir ortamda siren sesleri eşliğinde tören başlar, kalabalık bir cemaate cenaze namazımı kılar, sloganlar eşliğinde şehitliğin yolunu tutar, defin olayından sonra hancı hanına, yolcu yolcuna hesabı herşey unutulur gider. Oysa sayın rektörün anlattığıyla öğrendiğimiz Şehitlerimizi Ölümsüzleştirme projesi güzel bir başlangıç olur diye düşünüyoruz.
Şehitlerle ilgili yapılacak belgesellerle şehitler bir daha ölümsüz kılacak ve de hatıralarımızın en nadide köşesinde yer alacak, onları ömrümüzce unutamayacağız.
Bir güzel ayrıntı da artık şehitlik kavramının ve değerlerinin bir kadavra gibi kullanılmasının da önüne geçeceği bir gerçektir. Günümüzde her canı sıkılan, kendine iş arayan, reyting amaçlı ziyaretler peşinde koşan şarlatanlar ve şovmenlerden geçilmiyor.
Şehit ailelerinin evine kadar gidip onlara çiçek ve karanfil hediye edip, objektifler karşısında arzı endam edenlere ne demeli?
Tüm bu yapılanlar şehitler derneği öncülüğünde olması daha etik olacağına inanıyoruz. Ayrıca sayın rektörümüzün klasik olmayan ve de bilimsel yaklaşımlarıyla hazırlatmış olduğu şehitlerle ilgili belgesellerinin taktire şayan bir hizmet olacağına yürekten inanıyor, kendilerini tebrik ediyoruz..
