Bizim Jenerasyonumuzun iflah olmaz bir jargonu vardır. “Allah Hastaneye Düşürmesin, Onsuzda Etmesin” diye. Oysa bugün bu deyim tamamen tersine dönmüş durumda. Nasıl mı ? Örneğin evinizde aciz kalıp bakamadığınız, gerekli tedavi imkanı sunamadığınız hastanızı en yakın devlet hastanesine götürerek palyatif adlı bölüme yatırıyor, emin ellere teslim ediyorsunuz.
Doktor ve hemşire nezaretinde en hijyen koşullarda tedavi uygulanırken siz de gönül rahatlığı ile hastanızın yanında ve yakınında refakatçi koltuğunda oturup rahat bir nefes alıyorsunuz. Böylelikle hastane sizin ikinci eviniz ve de ikinci adresiniz oluyor.
Hastanız şayet diyaliz hastası ise günü birlik evlerinize kadar götürülüp hiçbir kuruş ödeme yapmadan hastanızın tedavisi yapılmak suretiyle hasta ve hasta yakınlarına en güzel ruhsal motivasyon sağlanırken dualarımız “Allah Bizi Hastanesiz Bırakmasın” oluyor. Nereden nereye geldik ? Hastaneleri lanet ve nefretle andığımız günleri çok gerilerde kalması yöre insanı olarak en büyük mutluluğumuz bu olsa gerek.
Ayrıca hastane yönetimince insanımıza bir başka güzellik daha sunuluyor şöyle ki; Şehit ailesi ve yakınları için özel muayene birimi oluşturmak suretiyle şehit ailelerini poliklinikler arasında mekik dokumaktan kurtarıyor.
Gönüllerince tedavi ve muayene imkanlarına kavuşuyorlar. Sınırsız hizmetin adresi olarak Devlet Hastanesini işaret ederken mübaala yapmayıp yapılan hizmetlere tanık olmak istedik. Bu güzellikleri bize sunan, gecesini gündüzüne katan hastane yönetimine, baş hekimine, hastane müdürüne, müdür yardımcısına ve diğer tüm çalışanlarına kalbi şükranlarımızı sunmanın bir vicdan ve gönül borcu olduğuna inanıyor başarılarının devamlı ve sürekli olmasını temenni ediyoruz.
