Harun Atalay

Harun Atalay

Mail: atalay.ekspres@gmail.com

Hükümetin Aile Konusunda Yeni Bir Çalışması Varmış

Hükümetin aile konusunda yeni bir çalışması varmış. İçeriği nedir, neleri kapsıyor bu çalışma bilemiyorum ama açık bir çağrıda bulunmak istiyorum [tabi bu çağrım aile konusuna duyarlı olduğunu söyleyen tüm STK’lar,  üniversiteler ve belediyeler için de geçerlidir]

Eğer aile konusuna gerçekten duyarlı iseniz, odaklanmanız gereken ilk işlerden biri cinselliktir. Tamam, “Eşler arasında iletişim”, “annelik, babalık”, “ailede huzur” vs gibi konular da önemli ama bunlar hem ‘’1’’ kategorisindeki cinselliğin yanına eklenen ‘’0 sıfır’’lar gibiler, hem de ağırlıklı olarak yine cinselliğe bağlılar, cinsel tatmin varsa bu sıfırlar mutluluğu artırır ama yoksa  [cinsel yaşam tatminkâr değilse] baştaki “1” olmadığı için bu sıfırların bir anlamı olmaz, hepsi nihayetinde yine sıfırdır. İkiyüzlülüğü bırakalım; ailenin temeli cinselliktir, cinsel hayatı sağlıklı-tatminkâr olmayan bir çiftin mutlu olması zordur. Huzursuzluk başlar. Çatışmalar, aldatmalar ve boşanmalar yaşanır. Yapılan tüm araştırmalar evlilikte mutluluk için cinsel yaşamın çok önemli olduğunu, hatta mutluluğu garanti eden yegâne faktörün eşler arasındaki cinsel tatmin olduğunu gösteriyor. Eşler arasında cinsel tatmin varsa evlilikte mutluluk da %100 garanti oluyor [1-4]. Başka hiçbir şey [güzellik-yakışıklılık, eğitim, kariyer, para, mal-mülk, statü, çocuk sahibi olmak vs] tek başına mutluluğu garanti edemiyor ama cinsel tatmin tek başına mutluluğu garanti ediyor. O halde artık daha neyi bekliyoruz?

Aile içi çatışmaların, aldatmaların ve boşanmaların [ve hatta kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin] en önemli nedenlerinden biri cinselliktir [cinsellik alanında yaşanan açık ve örtük sorunlar]. Bu işe odaklanmadan aileyi kurtaramayız. Toplum olarak ikiyüzlülüğü bırakalım artık; aileye bizim kadar kutsallık atfeden, ‘’kutsal aile, kutsal aile’’ deyip duran ama buna karşı ailenin temel direği niteliğindeki cinselliği de görmezden gelen, yok sayan, gerekli önemi vermeyen başka bir toplum yoktur. Aile kutsal ise, aile toplumun temeli ise, ailenin temel direği de cinselliktir. O halde niye görmezden geliyoruz bunu? Ne uğruna? Din mi söylüyor bunu? Hayır, bilakis din/Kur’an; cinselliği Allah’ın ayeti olarak niteliyor ve eşlerin de ancak bu yolla sükûn bulabileceğini söylüyor;

“Yanlarında sükûn bulasınız [rahatlayasınız/orgazm olasınız] diye sizin için kendi türünüzden eşler yaratması da O’nun ayetlerindendir. O aranıza sevgi ve merhamet de koymuştur. Bunda düşünen toplum için [nice] ayetler vardır.”[Rum, 30/21]

Gördüğümüz üzere, Allah, ‘’sizi üreyesiniz diye eşler halinde yarattım’’ demiyor, ‘’birbirinizle sükun bulasınız/orgazm olasınız diye eşler halinde yarattım’’ diyor [üremek bunun doğal bir sonucu olabilir ama bu şart da değil garanti de değil, ama sükunet şart] Sevgi, merhamet [saygı, empati] ve sükun/orgazm… İşte size erotizmin temel 3 ilkesi. Ve Kur’an bunları bize iletiyor, hem de ‘’ayet’’ olarak niteleyerek. Bu ayetteki bedensel ve ruhsal rahatlamayı ifade eden “teskin olasınız [liteskunû]” ifadesinin cinsel terminolojideki karşılığı ‘’orgazm’’dır [orgazm; bedensel ve ruhsal rahatlama]. Biri Arapça, diğeri Latince, aradaki fark bu, yoksa ikisi de aynı şey.  Ama bazı muhafazakâr tipler, ‘’teskin/sükûn’’ ifadesini kullanınca sorun görmüyor da [aynı anlama gelen] orgazm ifadesini duyunca yüzlerini buruşturuyorlar.  Neden? Çünkü kitabî bir dine değil kültürel İslam’a mensuplar [bu tiplerin içinde ‘’kokuyu sünnet, parfümü mekruh’’ görenler olur, oysa bu ikisi de aynı şey, hatta bu tiplerin bir bölümüne göre cünüplük zinadan bile daha büyük bir haramdır, ‘’zina yapar ama asla cenabet gezmez’’!,  oysa cünüplük haram bile değil, sadece namaz için engeldir, yine domuz etini yiyene gâvur der ama her gün rakı içene günah işlemiyormuş gibi bakar, vb gibi]

Kur’an, Ramazan gecelerinde cinsel ilişki kurulamayacağını söyleyenlere karşı ‘’hayır böyle bir yasak yok’’ anlamında “Oruç gecelerinde kadınlarınızla refes [cinsel içerikli konuşmalar] yapmanız ve cinsel ilişki kurmanız haram değildir, helaldir, onlarla birleşin ve Allah’ın sizin için yazdığını [sükûnü/orgazmı] arayın”[2/187] diyen, farklı ilişki pozisyonlarını günah görenlere karşı ‘’hayır öyle değil’’ anlamında, “[Hars/ekim yerinden olmak koşulu ile] Eşinize nasıl hoşunuza gidiyorsa öyle varın [dilediğiniz pozisyonda ilişki kurun] ve nefsiniz için ön hazırlıklar [ön sevişmeler] yapın”[2/223] diyen, yani dinsel mitleri/hurafeleri yok ettiği gibi, din veya kültür kaynaklı cinsel mitleri/hurafeleri de yok eden ve hatta [eşler arasındaki ilişkinin orgazm amaçlı olması, sevgi ve merhamet barındırması gerektiğini, ön sevişmeleri ve –adetli günler hariç- oruç geceleri dahil dilenen her zamanda ve dilenen pozisyonda ilişki kurulabileceğini söyleyen, kısaca erotizmin temel ilkelerini bildiren ve hatta bunları emir/tavsiye eden bir kitaptır. O halde neden çekiniyoruz? Bunları bildiren ayetleri okuyunca [tilavet edince] sevap kazanıyoruz da [bu tipler öyle düşünür] Allahın bu ayetlerdeki tavsiyelerini tatbik edince günahkâr mı oluyoruz? Haşa.  Ülkemizde bu sorunları yaşayan milyonlarca çift/aile var. Ama çoğu da bunun farkında bile değil. Ülkemizde cinsel işlev bozukluğu erkeklerde %33, kadınlarda %46-48 düzeyinde [5-8]. Yani toplumumuzdaki her 3 erkekten biri, her 2 kadından biri cinsel işlev bozukluğu yaşıyor. Bu, evli çiftlerin en az yarısında cinsel işlev bozukluğu var demektir. Çünkü eşlerin birinde var olan cinsel işlev bozukluğu diğer eşte de bozukluğa neden olur ve çiftin cinselliği bozulur [9]. Örneğin erkekteki ereksiyon veya erken boşalma sorunları kadında orgazm sorununa neden olurken, kadındaki isteksizlik ve orgazm sorunları da erkeğin cinsel işlevini/tatminini bozar. Sonuçta erkek veya kadındaki bir sorun çiftin cinselliğini bozmuş olur diyor   Üroloji  uzmanı Prof Doktor zeki bayraktar hocamız.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar